7 Temmuz 2013 Pazar

İçinde Bir Canlı Büyütmek

Oldum olası hamilelik fikri korkutmuştur beni.Bebekleri sevmediğimden ya da çocuk istemediğimden değil elbette.Sadece yaşanan 9 aylık dönemin, kadının hayatında,ruhunda,bedeninde çok şeyi değiştirdiğini ve bunların eski haline dönmesinin bir hayli zaman aldığını bildiğim için.
Kendimi bildim bileli hafiften bir kilo problemim olmuştur zaten:) Lise yıllarım adeta kısa süreli rejimler uygulamakla ve sonuç alamamakla geçmiştir. Ehh okul hayatı bitip de  masa başı işi yapmaya başlayınca,  üstüne üstlük bir de evlenip kendi mutfağının sahibi olunca, öğrencilik yıllarındaki kiloların üstüne 7-8 kilo koymak işten bile değil.Benim de öyle oldu elbette:) Hal böyle olunca , hamilelikte çok kilo alıp da ya veremezsem diye korku sardı beni.Çevremde hamileliği boyunca aldığı kilolar ve vücudundaki ödem kaynaklı şişlikler yüzünden ciddi sıkıntılar yaşayan kişiler gördüm.Ya ben de öyle olursam, Allah'ım ofise nasıl giderim öyle diye düşünmekten kendimi alamaz olmuştum.
Çok şükür  ki iyi başlamıştı hamileliğim.8. hafta ile 13. hafta arasındaki 5 haftalık süreçte biraz sıkıntı yaşamıştım.Klasik mide bulantıları,aşırı yorgunluk ve uyuma eğilimi,en zoru da delirtici seviyede kokuya hassasiyet.Ama hepsi 5 hafta kadar sürdü.13-14. haftada artık bunlardan eser yoktu.Hamileliğimin ilk 3 ayını bitirmiş olmama rağmen hiç kilo almamıştım.Bu benim gibi biri için gayet sevindiriciydi.
Karnım da hala belirginleşmemişti.Merakla karnımın büyümesini ve içimdeki ilk kıpırtıları hissetmeyi bekliyordum.
16. haftada doktor bebeğimizin erkek olduğunu söyledi.Ne yalan söyleyeyim, kızımın olmasını çok istediğim için, bu haber bende duvara çarpmış etkisi yapmıştı.Oysaki bebeğimi kucağıma aldığım gün, bu duygunun ne kadar yanlış olduğunu anlayacaktım.
4. ayımın içimde küçük pıtırtılar hissediyordum artık.Ama ilk hamileliğin verdiği acemilikle bunun bebeğin hareketleri mi yoksa karnımdaki gaz mı olduğunu kestiremiyordum.Haftalar ilerleyip bu pıtırtılar güçlendikçe, bunların içimde büyüttüğüm bebeğimin hareketleri olduğundan emin oldum.
21. haftada birden bire karnım belirginleşmeye ve ben de artık ufak ufak kilo almaya başladım.Hamileliğimin gidişinden bir hayli mutluydum.Kendimi çok güzel hissediyordum, hem de büyüyen karnıma rağmen. Eskilerden batıl inançlı bir takım insanlar hemen lafı yapıştırıyordu:
'Erkek doğuracağın nasıl da belli, bebek seni güzelleştirmiş.'

Haftalar haftaları kovalıyordu.Artık resmen kocaman bir karnım olmaya başlamıştı.İçimde her gün deliler gibi tepişen bir bebek vardı.Oğlum öylesine hareketliydi ki, gün içinde defalarca karnımın sağa sola yükselip alçaldığını görmek mümkündü.Bazen ayaklarını kaburgama öyle dayıyordu ki, adeta nefesimi kesiyordu.
Artık geceleri uyumak ,ayakkabılarımı bağlamak,ofiste merdiven çıkmak zor olmaya başlamıştı. Eskiye oranla daha çabuk yoruluyordum.Nefes nefese kalıyordum. Ehh ne de olsa artık bayağı ağırdım:)

Haftalar geçip de bebeğim içimde büyüdükçe , endişem artmaya başlamıştı.Hamile kişilerden daha önce duyup da güldüğüm şeyleri yapmaya başlamıştım.
Hamileliğimin ilk başlarında çok kötü grip olmuştum.Ateşim yükseliyordu ama ne ilaç almam ya da hamile olduğum için ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.Bir gece artık çok kötü olunca , bir hastanenin acil kısmına gittik.Önümde sıra bekleyen hamile bir kadın vardı.Doktor geldi ve kadına şikayetini sordu.
Kadın çok endişeli bir biçimde ''bebek oynamıyor pek '' dedi.
O gün içimden hey Allah'ım yaa dedim, bebek az oynuyor diye acile mi gelinirmiş.Bu insanlar kafayı yemiş olsa gerek.Ama gün geldi, bütün gün bebeğim hareket etmedi diye kırk takla attım hareket ettirmek için.
Bir gece az kalsın doktora gidiyorduk.Allah'tan bebeğim sesimizi duydu da koyuverdi tepiği.
Demek ki neymiş , insan bazı şeyleri başına gelmeden anlayamıyormuş.Hele içinde bir canlı büyütmek, zor zanaatmış arkadaş:)








6 Temmuz 2013 Cumartesi

Bebek Geliyor...

Eşimle üniversitede tanışmıştık.Aynı bölümde, hatta aynı sınıfta okuyorduk.Bizimkisi ilk görüşte aşk gibi bir şeydi aslında.İlk görüşte başlayan ama bir türlü su yüzüne çıkamayan.Nihayet 6 aylık arkadaşlığımızdan sonra    birbirimize aşık olduğumuzu itiraf etmiştik.İşte her şey 5 Mart 2003 tarihinde bir telefon görüşmesinde başladı. 7 yıl süren inişli çıkışlı, bol kavgalı ama bir o kadar da tutkulu ilişkimizden sonra nihayet 25 Nisan 2010'da evlendik.Uzun yıllar birlikte olduğumuz için birlikte yaşamak bizim için çok sıra dışı bir şey değildi.Sanki uzun yıllardır aynı evde  yaşıyorduk.Böylelikle bu hisler içerisinde bekarlık hayatımızdan evlilik hayatımıza hızlı ama kolay bir geçiş yapmıştık.
Zaman hızla akıp geçiyordu, 2 yılımız bitmişti evleneli.Artık yavaş yavaş evliliğin o ilk rehavetinden kurtulup geleceğe yönelik planlar yapmaya başlamıştık.Bu planların içinde elbette ki bebek de vardı.Sadece ikimiz de doğru zamandan çok emin olamıyorduk, ya da korkuyorduk bir bebeğin hayatımıza katacaklarından. Ama  yine de istiyorduk galiba artık bir bebeğimizin olmasını. Belki de kendimizi çok şartlamadan,ya da zaman konusunda kasmadan,olayları akışına bırakmalıydık.Hem o zamana kadar da kendimizi illaki daha hazır hissedecektik.
2012 yazıydı.Bu yıl tatilimizi erken yapalım dedik ve Haziran ortası gibi Kıbrıs'a gittik aşkımla.Gerçekten balayımızdan sonra yaptığımız en güzel tatildi.Belki izinlerimizi erkenden kullamıştık ama bu tatil ikimizi de şarj etmişti sanki.Ramazandı,bayramdı derken aşağı yukarı yazın sonuna gelmiştik.
Ağustos sonuydu ve ben haftalardır regl olmadığımı farkettim. Açıkçası önemsememiştim.Çünkü daha önceden kullandığım doğum kontrol hapını bırakınca düzensizlik olması çok normaldi.Yine de içimden bir his acaba test yapsam mı diye beynimi kemiriyordu.Diğer his ise, yok canım bu kadar da çabuk olur mu diye beni vazgeçiriyordu.25 Ağustos Cumartesi günü her Cumartesi olduğu gibi , ofiste hiiiiiiç yapılacak işimiz olmadığı halde yine işe gitmiştim.Bir gece önce , o sıralar hamile olan bir arkadaşımın baskılarına dayanamayarak  test alıp yapmaya karar verdim.Hani biliyordum hamile değildim ama yine de içim rahat etsin istemiştim. İki dakika girip tuvalette testi yaptım...ikinci çizgi silik çıkmıştı...yok canım olamaz diye düşündüm.Testin kutusunu dikkatle tekrar okudum.Gebeliğin erken haftalarında ikinci çizginin silik olması normal diyordu.Yaniii şimdi  ben hamile miydim?İnanamıyordum bir türlü...yani bu kadar çabuk olabilir miydi?Tuvaletten çıktım, hala şoktaydım.Bir an ne yapmam gerektiğini bilemedim.Ne sevinmiştim, ne de üzülmüştüm.Çünkü hala ilk şoku atlatamamıştım.Sonuçta ikimiz de bu bebeği istiyorduk.Ama sanırım bu kadar çabuk geleceğini tahmin edememiştik.
İlk iş ofisten eşimi aradım.Cumartesileri çalışmadığı için evde uyuyordu.Telefonu bir kaç defa çaldıktan sonra hafif uykulu açtı.O andan itibaren gelişen diyalog dün gibi aklımda:
-Canım sana bir şey söyleyeceğim ama panik olma.(panik olma diyordum ama asıl panik olan bendim zaten)
-Ne oldu Derya?
-Ben gebelik testi yaptım ve çift çizgi çıktı, ama silik biraz ikinci çizgi...hamile olabilirim.Ne yapacağız şimdi.
-Tamam gidip bir laboratuvardan idrar testi yaptıralım, emin olalım o zaman,ben geliyorum seni almaya canım.
Düşünülecek olursa gayet sıradan bir konuşma değil mi?Oysa ki tıpkı filmlerdeki gibi, hamile olduğumda bu güzel haberi eşime güzel bir ortamda , neşe içinde vermeyi hayal etmiştim ben de.Ben ona hamileyim diyecektim bağırarak, o da sevinçten havalara uçacak ve beni kucaklayacaktı.Tıpkı bir film sahnesi gibi:) Ama öyle olmadı işte.Çünkü bu kadar çabuk bebeğimizin olacağı aklımıza bile gelmemişti ve böyle olunca da paniklemiştim işte.
Aynı gün gidip test yaptırdık.Evet sonuç pozitifti...Hamileydim.Bebek geliyordu...
Ama daha 4-4,5 haftalıktı.Erken olduğu için bu haberi sadece birinci dereceden aile büyükleri ile paylaştık. Ancak ilk ve tek torun olması sebebiyle, haberin hızla yayılmasına ikimiz de mani olamadık:) Bebek haberi büyük bir coşkuyla karşılanmıştı. Vee işte 40 haftalık heyecanlı maraton  bizim için başlamıştı.