Son kontrole gittiğimde, yüksek tansiyon sebebiyle bebeğimin kilo verdiğini fark eden doktorum seni hemen doğuma alıyorum diyince iki ayağımız bir pabuca girmişti.Sabah kahvaltı edip hastaneye gittiğim için , anestezi alabilmem açısından bir kaç saat daha beklemem gerekiyordu.Yani eve gidip, eşyalarımızı alıp, organizasyon firması, fotoğrafçı ve annemleri toparlayıp hastaneye gelmek için bir kaç saatimiz vardı.Eşimle apar topar eve geldik.Esasen hastane çantamız ve hastaneye gidecek şeker, süsleme vb. şeylerin büyük kısmı hazırdı.Eşim eşyalarımızı arabaya yerleştirirken, ben hemen kuaföre gidip saçıma fön çektirdim.Malum doğumdan sonra çekeceğimiz fotoğraflarda güzel çıkmak istiyordum.Bir yandan fotoğrafçımızı ve hastane odamızın süslemesini yapacak olan organizasyon firmasını aradık.Allah'tan ikisinin de o günkü programları müsaitti de hastaneye bizden önce ulaştılar.Hamileliğimin sonlarına yaklaştıkça, içimde tuhaf bir tedirginlik, belki de korku belirmeye başlamıştı.Doğum yapacağım gün kim bilir ne kadar korkuyor olurum diye düşünür olmuştum.Ama o kadar hızlı gelişmişti ki her şey, ameliyathaneye girene kadar korkacak, endişelenecek zamanım fırsatım olmadı açıkçası:)
Hazırlıklarımı tamamlayıp hastaneye ulaştığımızda, organizasyon firması çoktan oda süslemesini yapmıştı bile.
Ben de vakit kaybetmeden, ikramları ve bebek şekerlerini teşhir edeceğimiz masa düzenini yapmaya koyuldum.
Hatta dün gibi hatırlıyorum, ben bebek şekerlerini dizerken doktorum geldi odaya ve ''ne yapıyorsun sen , daha hala hazırlık peşinde misin, doğuma alacaklar şimdi seni'' dedi gülerek.Gerçekten de kısa bir süre sonra doğumhaneye almak için geldiler odaya.
Eşim beni hazırlarlarken hep yanımdaydı.Annem, kayınvalidem ve yakın arkadaşım Dilara da dışarıda bekliyordu heyecan içinde.Bir gün önce evdeki hazırlıklarıma yardım eden arkadaşımı, sabah arayıp ben doğuruyorum çabuk gel diyeceğime pek de ihtimal vermemiştim ama olmuştu işte:)
Nihayet doğum için hazırdım ve ameliyathanenin yolunu tutmuştum.Sedyeyle odadan ameliyathane asansörüne giderken ki o kısacık koridor bana çok uzun gelmişti.Artık kalp atışlarım hızlanmıştı, sanki bir el kalbimi avucunun içine almış ve sıktıkça sıkıyordu...Asansöre eşimle birlikte binerken , kapıda bekleyen annemlerle pek göz göze gelmemeye çalışıyordum.Hayli gergin olduğumdan, her an koyverip kendimi, göz yaşlarına boğulacak gibi hissediyordum.Ameliyathanenin kapısına geldiğimde dönüp son bir kez herkese el salladım gülümsemeye çalışarak.Ama o dakika kendimi kurbanlık koyun gibi hissettiğimi de itiraf etmeliyim:)
Ameliyathanede oldukça enerjik, neşeli ve bir o kadar da kalabalık bir ekip beni bekliyordu. Herkesin anlattığı kadar da soğuk değildi üstelik.Kısa bir tanışma ve sohbet faslından sonra, beni operasyon için hazırladılar.Ancak bekle bekle bir türlü doktorum gelmiyordu.Başlarda epidural doğum yapmayı düşünen biri olarak, sonradan genel anesteziye karar vermiş olmamızın ne kadar doğru olduğunu anladım o an.Ameliyat masasında beklediğim o dakikalar bana o kadar uzun geldi ki , adeta endişeme endişe kattı her dakika. Tam olarak emin değilim ama, ameliyathanenin kapısında bekleyenlere bakılacak olursa 15-20 dakika gibi bir süre ameliyathanede Bahar hocayı beklemişiz.Neyse nihayet doktorum geldi ve kısa bir halimi durumumu sormanın ardından ''eveeeet başlıyoruz arkadaşlar '' dedi ve ondan sonrası yok bende:) Sanırım Bahar Hoca'nın işaretiyle anestezi uzmanı start vermiş olacak ki ben de film kopmuş o an:)
Sonrasında tek hatırladığım şey,flu bir şekilde etrafımda gördüğüm ameliyathane ekibi, ara ara yanıma gelip ''Derya hanım beni duyuyor musunuz, iyi misiniz ?'' diye soran teknisyenler ve karnımda hissettiğim tarif edilemez bir yanma hissi.Öyle güçlü bir yanma hissediyordum ki , gözlerimden adeta yaşlar süzülüyordu.
Teknisyenlerin sorduğu sorulara cevap vermeye başlayınca ayıldığıma kanaat getirmiş olacaklar ki, beni ameliyathaneden çıkarttılar.Tam kapılar açıldığında (ki bende yine o görüntüler çok flu) eşimin sesini duydum, ''Derya buradayım ben'' dedi.Bir yandan gözümden yaşlar süzülürken acının etkisiyle, bir yandan da eyvah eşim beni böyle görüp üzülmesin diye düşünmeden edemiyordum. En son eşimin sesini duyduktan sonra da yine bende bant kopmuş olacak ki , odama gelişimi falan pek hatırlamıyorum.Sadece hayal meyal sedyeden yatağa alınışım var aklımda.Onu da duyduğum acıdan hatırlıyor olsam gerek.
Odada geçirdiğim ilk anlar bende kopuk kopuk adeta.Çok net hatırladığım bir şey var ki o da eşime ilk sorduğum soru:
-Bebek kaç kilo doğdu?
:((((((
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder