Etrafımdaki insanların yaşadıkları hamilelik süreçlerini gördükçe , gerçekten ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum.Hamileliğimin 8 ve 13. haftaları arası hariç, son demine kadar gerçekten harika bir hamilelik geçirdim çünkü ben.Zaten 5 haftalıkken öğrenmiştim hamile olduğumu.8. haftada halsizlik ve ufak çaplı bulantılar bir başladı, taa ki 13. haftaya kadar.En büyük sorunum da koku hassasiyetimdi.Normalde kokusuna bayıldığım yumuşatıcılar, hiç acımadan paracıklarıma kıydığım parfümlerim, temizlik maddeleri, hatta hatta ellerimi yıkadığım sabunlar bile adeta rafa kalkmıştı bir süreliğine.Ama dedim ya tüm bunlar sadece 13. haftaya kadar sürdü.Sonrası hamile kalmadan önceki hayatımdan farksızdı adeta.Hiç bir sıkıntım, rahatsızlığım yoktu. Taa ki baby shower partimin ertesi gününe kadar.17 Mart sabahı kalktığımda ayaklarımın ne kadar şişmiş olduğunu farkettim.Demek ki artık vücudum yavaş yavaş ödem yapmaya başlayacaktı.Yine de ayakkabı numaramı değiştirecek, giyinmemi engelleyecek kadar değildi.Sadece bir gerginlik, rahatsızlık hissi veriyordu şişkinlikler.
Tüm bunların dışında, yine de bedenen ciddi bir sorunum yoktu.Sadece son kontrollere gittiğimde her seferinde doktor tansiyonumun biraz yüksek olduğunu, kontrol altında tutmamız gerektiğini söylüyordu. Önceleri tansiyonum, sadece doktora gittiğimde, hastane sınırları içindeyken yüksek çıkıyordu.Evde ya da civardaki eczanelerde ölçtüğümüzde her şey normaldi.Ama son demlerde artık kendi ölçümlerimde de yüksek çıkmaya başlamıştı.Açıkçası tansiyonumun yüksek olması bana kendimi kötü hissettirmiyordu, ama tıbben bunun bebeğin gelişimine zararı vardı.Yüksek tansiyon damarların daralmasına sebep olduğundan, bebeğin benden beslenmesini engelleyebilirdi.Bu şartlarda da bebek yeterli beslenemediğinden kilo alamaz, hatta bazı durumlarda yüksek tansiyon sebebiyle bebeğin kaybedildiği gözlenebilmekteydi. Doktorum da tüm bunlardan endişe duymuş olsa gerek, beni de fazla panikletmeden, 3 günde bir kontrole çağırmaya başlamıştı. Ama ne yazık ki her kontrolde büyük tansiyonum 15-16 seviyesindeydi.Üstelik bebeğimin kilosunun artmadığını gözlemlemiştik.Bir Cumartesi günü gittiğim kontrolde bana bebeğimin kilo verdiğini , yüksek tansiyonumun buna sebep olduğunu tahmin ettiğini söyledi.3 gün sonra Salı günü tekrar kontrole gitmemi istedi.Eğer tansiyonun Salı günü de bu şekilde yüksek olursa, sana aciliyetle yatış verip, bebeği sezeryanla alırım dedi.Bunu söylerken yüzündeki ifade ve sesinin tonu gayet ciddi ve bir o kadar da endişeliydi.8 aydır serin kanlılığını ve neşesini bir dakika olsun kaybetmeyen doktorumun bu hali , ciddi bir şeylerin olduğuna beni daha da inandırdı.
Bir türlü erken doğum yapacağım fikrine alışamamıştım.Daha zamanım vardı.36. haftanın sonlarındaydım. En kötü ihtimalle en erken 1 hafta sonra doğum yapmamı planlıyorduk esasen.Ama ya Salı günü gittiğimde beni doğuma alırsa diye de düşünmeden edemiyordum. Her zaman her şeyi önceden planlamayı ve üzerine kurgulamayı çok seven ben, doğum için de tarih seçmiştim. 22 Nisan Pazartesi günü doğum yapacaktım. Hem ertesi gün 23 Nisan tatil olduğu için hastaneye gelmek isteyenler için de kolaylık olacaktı.Tarih de çok güzeldi.Ben 22 Haziran doğumluydum, oğlum da 22 Nisan doğumlu olacaktı...ama olmadı.
15 Nisan Pazartesi günü yakım arkadaşım son hazırlıklarımda yardım etmek için bana geldi.Birlikte hastanede kullanacağımız kürdanları yaptık, nasıl olsa çabuk bayatlamıyor diye düşünerek cup cakeleri pişirdik. En son artık gece yarısıydı, aman sonraya kalmasın diye düşünerek yatak odası kapımızı ve salonu bebek süsleriyle süsledik.İyi ki de yapmışız.Atalarımız boşuna dememiş bugünün işini yarına bırakma diye:)
Ertesi sabah eşimle doktoruma gittik kontrole.Ben akıllıyım ya doktor beni ameliyata alamasın diye güzelce kahvaltı ettim çıkmadan:) Fakat her zaman ki gibi tansiyonum çok yüksek çıkınca, doktor hemen yatıyorsun, bugün doğuma alıyorum seni demez mi?Beynimden aşağı kaynar sular indi sanki.Ultrasonda doktorum bebeğin kilosunun bayağı düştüğünü gördüğünü söyledi.Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.Zamanında davranıp bebeği artık oradan çıkartmalıyız dedi.Yoksa bu durum ikimiz için de tehlikeli olabilirmiş.
Bense her zamanki gibi detaylarla ilgileniyordum.Yok yok bugün doğuramam dedim.Ben gideyim şimdi, yarın sabah erkenden gelirim.Daha hazır değilim dedim.Kuaföre gideceğim, organizasyon firmasını çağıracağım, fotoğrafçım gelecek...Hem ben öğleden sonra doğum yapmak istemiyorum.Sabah erken doğum yapmak istiyorum.Sabah doğum yapayım ki, akşama kadar iyice ayılabileyim dedim ve o an doktorumun çok sinirlendiğini fark ettim.Tüm bunların şu an önemsiz olduğunu, hatta halledilebilir olduğunu, önemli olan bebeğimin ve benim hayatımın olduğunu anlamamı sağlamaya çalıştı doktorum.Ben doktorun olarak bu bebeğin bugün alınması gerektiğini söylüyorum,karar senin tabi ki dedi.Ama yarına kadar bebeğinin ve senin hayatını tehlikeye atmadığımızın garantisini veremem dedi.Bunları duyduktan sonra artık çok fazla yapacak bir şey olmadığını anlamıştım.Sanırım artık doğurmalıydım:)
19 Aralık 2013 Perşembe
18 Aralık 2013 Çarşamba
Bebeksiz Bebek Partisi?!
Ülkemizde henüz çok da kabul görmemiş, hatta çok da tasvip edilmeyen bir uygulama baby shower partisi.Kimileri bizim zamanımızda böyle şeyler mi vardı diyor,kimileri tüketim toplumu olduk resmen, boşa masraf bunlar diyor,kimileri de doğmamış çocuğa parti mi yapılırmış diyor.Neymiş ortada bebek yokmuş, bir de kalkıp bebeğe hediye mi götüreceklermiş:)))
Kim bilir herkes kendi adına haklı belki.Ama bu etkinlikte amaç, hamileliği sebebiyle zorlu ve belki sıkıntılı bir süreç geçiren annenin, belki de aylardır görüşme fırsatı yakalayamadığı dostlarıyla doğum öncesi bir araya gelip,hoş vakit geçirmesi.İşin hediye kısmı da tadı tuzu.Hediye konusunda da amaç, doğum öncesi yakınların, bebeğin ihtiyaçlarına katkıda bulunması.Ama sonuçta bu bir zorunluluk değil.Dedim ya maksat anneye doğumdan evvel hoşça vakit geçirtmek.Ve tabi en önemlisi de ileride doğacak bebeğinize bırakacağınız eşsiz anılar.
Hamileliğimin sonlarına yaklaşırken, ben de hızla baby shower partisi hazırlıklarına girişmiş buldum kendimi.
Esasen çoğu bebek bekleyen anneye, arkadaşlarının süpriz olarak organize ettiği bir parti bu.Ama ben biraz pimpirikli bir kadın olduğumdan, her şeyle tek tek ilgilenip, partiyi kendim düzenlemeyi daha doğru buldum.
Malum her şeyi kendim yapmadım mı rahat etmeyen cinstenim maalesef.
Yakın arkadaşlarım,Kaan'ın anneannesi,babaannesi,teyzesi,halası derken kişi sayımız artınca,bu işi evde yapamayacağımızı anladık eşimle:) O sebeple partimizi Yıldız Hisar Tesislerinde yapmaya karar verdik. Mekanda tam da bize göre küçük ama şirin bir salon vardı.Salonun yere kadar olan camlarından, dışarıdaki pırıl pırıl havuz görünüyordu.Mekana ilk baktığımızda, eşimle ikimizin de, havuz başında çektirebileceğimiz fotoğrafları düşününce gözleri parlamıştı.Ama gel gelelim benim şansıma, baby shower partimin olduğu gün bardaklardan boşanırcasına yağmur yağınca, havuza yaklaşmak hayal oldu.Biz de havuz fonlu iç mekan fotoğrafları çekebildik ancak:)))
Hamilelik , bir kadının hayatındaki en özel dönemlerden biri.Hal böyle olunca da insan bu dönemi geride bırakmadan önce, hoş anılarla bu süreci ölümsüzleştirmek istiyor.Bana göre baby shower, bu iş için biçilmiş kaftan:) Bugün dönüp geriye baktığımda, hamilelik dönemime ait yüzümde hoş bir gülümseme beliriyorsa, bunun büyük kısmı baby shower partimde sevdiklerimle geçirdiğim hoş saatlerden kaynaklanıyor.O güne dair çekilmiş fotoğraflar da anılar zincirinin en önemli halkaları adeta.
Bu kadar anlatıp da bir kaç fotoğraf paylaşmadan da edemedim.Şimdi bu fotoğraflara baktıkça ne kadar da iyi yapmışım diyorum etrafımdakilere kulak asmayıp, bebeksiz bebek partisi yaparak:)))
İnsan her zaman yaşadığı anın tadını çıkartmalı, ki hamilelik
süreci bunların en başında geliyor.Böylesine özel, belki de bir kez daha yaşamayacağınız bir süreçte, anın tadına varmak,
içinizde bir canlıyı büyütmenin sevincini, bebeğinize kavuşacağınız günü beklemenin heyecanını , karnınızdaki bebeğin size kattığı ve de sizde meydana getirdiği değişikliklerin tatlı şaşkınlığını sonuna kadar yaşayabilmek inanın çok değerli.
Belki çok klişe olacak ama, geçen zaman geri gelmiyor, o yüzden siz siz olun yaşadığınız her dakikanın keyfine varın.
Ve tabi ki küçük bir dost tavsiyesi, yaşadığınız güzel anlardan kendinize anılar saklamayı da sakın ama sakın ihmal etmeyin.
Sevgiyle kalın...
Hamilelik , bir kadının hayatındaki en özel dönemlerden biri.Hal böyle olunca da insan bu dönemi geride bırakmadan önce, hoş anılarla bu süreci ölümsüzleştirmek istiyor.Bana göre baby shower, bu iş için biçilmiş kaftan:) Bugün dönüp geriye baktığımda, hamilelik dönemime ait yüzümde hoş bir gülümseme beliriyorsa, bunun büyük kısmı baby shower partimde sevdiklerimle geçirdiğim hoş saatlerden kaynaklanıyor.O güne dair çekilmiş fotoğraflar da anılar zincirinin en önemli halkaları adeta.
Bu kadar anlatıp da bir kaç fotoğraf paylaşmadan da edemedim.Şimdi bu fotoğraflara baktıkça ne kadar da iyi yapmışım diyorum etrafımdakilere kulak asmayıp, bebeksiz bebek partisi yaparak:)))
İnsan her zaman yaşadığı anın tadını çıkartmalı, ki hamilelik
süreci bunların en başında geliyor.Böylesine özel, belki de bir kez daha yaşamayacağınız bir süreçte, anın tadına varmak,
içinizde bir canlıyı büyütmenin sevincini, bebeğinize kavuşacağınız günü beklemenin heyecanını , karnınızdaki bebeğin size kattığı ve de sizde meydana getirdiği değişikliklerin tatlı şaşkınlığını sonuna kadar yaşayabilmek inanın çok değerli.
Belki çok klişe olacak ama, geçen zaman geri gelmiyor, o yüzden siz siz olun yaşadığınız her dakikanın keyfine varın.
Ve tabi ki küçük bir dost tavsiyesi, yaşadığınız güzel anlardan kendinize anılar saklamayı da sakın ama sakın ihmal etmeyin.
Sevgiyle kalın...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)